Diyanet TV’nin Hazırladığı ‘Prof. Dr. Fuat Sezgin Belgeseli’nin Galası Yapıldı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Prof. Dr. Fuat Sezgin’in bugüne ve geleceğe ışık tutan teklifler ortaya koyduğu ifade ederek “Hocamız, İslam’ın gerilemeye sebep olduğu propagandasının tutarsızlığını, İslam bilim tarihine dair yaptığı araştırmalarla bütün dünyaya ilan etmiştir” dedi

Yayınlama: 26.12.2019
1.814
A+
A-

Prof. Dr. Fuat Sezgin Belgeseli’nin galası, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu’nda yapıldı.

Diyanet TV tarafından 2019 Fuat Sezgin Yılı kapsamında hazırlanan belgeselin galasında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Prof. Dr. Fuat Sezgin’in yaşamı, yaptığı tüm çalışmalar, eserler, kurduğu enstitü ve müzeler hakkında hazırlanan belgeselle, Sezgin’i özellikle yeni neslin yakından tanımasına katkı sunmayı amaçladıklarını söyledi.

Müslümanların, İslam’ın doğuşundan itibaren bir asırlık süre zarfında Afrika’dan Balkanlara, İspanya’dan Orta Asya’ya, üç kıtaya ulaşan büyük bir medeniyet meydana getirdiklerini ifade eden Başkan Erbaş, “Müslümanlar, ulaştıkları toprakları akıl, hikmet, fıkıh, felsefe ve tasavvuf ile yoğurmuştur. Dünyanın dört bir köşesine adalet, merhamet, barış, güven gibi ilke ve değerleri taşıyarak bütün insanların huzur ve refahını temin etmiştir” dedi.

Başkan Erbaş, İslam’ın son Peygamberi Hazreti Muhammed’in vahyin aydınlığında başta tevhit olmak üzere varlık, gaye, insan ve değer ekseninde İslam epistemolojisini şekillendirdiğini; bilgiyi, güzel ahlakla mezcederek eğitim, hukuk, siyaset ve iktisat gibi hayatın bütün alanlarına rehber kıldığını kaydetti.

“Müslümanlar, yedi asır boyunca insanlığın öncüsü ve dünyanın aydınlık yüzü olmuşlardır”

İslam dininin çağları aydınlatan mesajıyla köklü disiplinler ve kurucu metinler ortaya koyan Müslümanların asırlara mührünü vuran kadim eserler, icatlar ve buluşlarla insanlığa hizmet ettiklerini hatırlatan Başkan Erbaş, “Endülüs’ten Fergana Vadisi’ne, ilahiyat, fizik, kimya, tıp, felsefe, astronomi, matematik, cebir gibi ilmin bütün alanlarında 7. yüzyıldan Rönesans’a kadar yaklaşık yedi asır boyunca insanlığın öncüsü ve dünyanın aydınlık yüzü olmuşlardır” diye konuştu.

Başkan Erbaş, vahyin izinde vücut bulan İslam medeniyetinin, fizik ile metafiziği, bilgi ile hikmeti buluşturarak insanı dünyada salaha, ahirette felaha kavuşturacak olan bütüncül ve kuşatıcı bir perspektifi tahkim ettiğine işaret ederek, “Ancak son asırlarda Batı merkezli olarak öne çıkan, insanı, evreni ve varlığı anlamlandırma noktasında Yaratıcıyı öteleyen mekanik, marazi ve paradoksal bir yaklaşım benimsenmiş ve bu bakış az ya da çok dünyanın tüm bölgelerini etkilemiştir. Bugün gelinen noktada, bilgi ve felsefenin oldukça öne çıkmasına rağmen dünyanın bireysel, toplumsal ve küresel anlamda tarihin en büyük krizleri ile karşı karşıya kalmasında Batı merkezli gelişen bu bilim anlayışı önemli bir etkendir” diye konuştu.

“İslam Medeniyetini yok sayarak Antik Yunan’dan modern Batı’ya geçmek korkunç bir çarpıtmadır”

İlim tarihinde, 7. yüzyıldan bugüne kadar geçen süreç içerisinde üç noktaya dikkat çeken Başkan Erbaş, şöyle konuştu:

“Birincisi; İslam’ın doğuşuyla beraber miladi 7. asırdan itibaren ilmi gelişmelerin büyük bir hızla yükseldiği herkesin görebildiği objektif bir gerçekliktir. Bunun yegâne sebebi ise İslam ve Müslümanların ilim anlayışıdır. Zira bugün, ilim tarihinde dünyanın en parlak dönemi olan İslam Medeniyetini yok sayarak Antik yunandan modern batıya geçmek korkunç bir çarpıtmadır. Ve kültürel emperyalizme dayalı bilinçli bir saptırmadır. İkincisi; 17. yüzyıldan itibaren batıda ortaya çıkan bilimsel gelişmelerin temelinde Endülüs’ten Mezopotamya’ya Müslüman dünyanın ilmi birikimi vardır. Hatta Batı dünyası Antik yunanla irtibatını dahi Müslümanların eserleri üzerinden devam ettirmiştir. Ancak yine emperyalist ve gayr-i ahlaki bir tavırla söz konusu gerçekliğin üzeri örtülmeye çalışılmaktadır. Üçüncüsü ise; Müslümanların elinde bütün insanlığın hizmetine dönüşen, yeryüzünün imar ve ıslahı için kullanılan ilim; bugün tahakküm, sömürü ve zulüm aracı olarak kullanılmaktadır.”

“Fuat Sezgin, Müslümanların bilim tarihindeki muhteşem konumunu tüm dünyaya gösteren büyük bir ilim adamıdır”

Müslüman toplulukların daha adil ve yaşanabilir bir dünya inşa etmesinin önemli şartlarından birisinin de İslam medeniyetinin içindeki, bugün yaşanan krizlerin çözümü ve daha iyi bir geleceğin inşası için gerekli olan azim, özgüven, metot ve ilkelere dair ilmi müktesebatı hakkıyla tanımak olduğunu belirten Başkan Erbaş, “İşte bu süreci doğru anlama ve Müslümanların, kendi ilmi birikimlerini ve medeniyetlerini tanıma noktasında Fuat Sezgin Hocamızın çalışmaları hayati öneme sahiptir. Zira o, İslam medeniyetinin ilmi mirasını ve Müslümanların bilim tarihindeki muhteşem konumunu kendilerine ve tüm dünyaya gösteren büyük bir ilim adamıdır” şeklinde konuştu.

“Batının sahiplendiği pek çok şeyin asıl kaynağının Müslümanlar olduğunu inkâr edilemez delillerle ispat etmiştir”

Başkan Erbaş, Sezgin’in, Müslümanların Batı karşısında özgüvene dayalı bir duruş sahibi olması ve eziklik hissinden kurtulmasına yönelik büyük gayret sarf ettiğini dile getirerek, “Bu sebeple de, bilim tarihine İslam medeniyetinin katkılarının ısrarla görmezlikten gelinmesi veya yok sayılması, onun en büyük ıstırabı olmuş ve onu daha çok çalışmaya sevk etmiştir. Bu açıdan Batının sahiplendiği pek çok şeyin asıl kaynağının Müslümanlar olduğunu her vesileyle gündeme taşımış ve inkâr edilemez delillerle ispat etmiştir” ifadelerini kullandı.

Başkan Erbaş, Sezgin’in İslam bilim tarihi ve kültürü hakkında referans kaynağı çalışmalar yaparak Müslümanları kadim birikimleriyle buluşmaya götüren yollar açtığını söyledi.

“Fuat Sezgin, İslam’ın gerilemeye sebep olduğu propagandasının tutarsızlığını bütün dünyaya ilan etmiştir”

Sezgin’in, Batıyı da iyi tanıyan biri olarak bütün insanlık için bugüne ve geleceğe ışık tutan teşhis, tespit ve teklifler ortaya koyduğunun altını çizen Başkan Erbaş, şunları söyledi:

“Fuat Sezgin Hocamız, modern dönemin bilinçli ve art niyetli bir hurafesi olarak zaman zaman tekrar edilen, dinin terakkiye mani olduğu, yani İslam’ın gerilemeye sebep olduğu propagandasının tutarsızlığını, İslam bilim tarihine dair yaptığı muhteşem araştırmalarla bütün dünyaya ilan etmiştir. Küresel ölçekte bilinçli bir çarpıtma ve büyük bir cehaletle, Müslümanların içinde bulunduğu zayıf durumun sebebi olarak İslam’ın gösterilmeye çalışıldığı bir zamanda, Fuat Sezgin hocamızın bu asil tavrı ve bilimsel araştırmaları, planlı karalama çalışmalarına engel olan ve cehalete mazereti ortadan kaldıran büyük bir hazinedir. Dolayısıyla Fuat Sezgin Hocamız, medeniyetimizin düşünce tarihini ve birikimini günümüzle buluşturan değerli bir bilim insanıdır. Onu farklı kılan önemli bir boyut da, çalışmalarını belli bir alanla sınırlamadan farklı ilim dallarında otorite eserler ortaya koymasıdır. Bu bağlamda o, tıpkı kadim ulemamız gibi interdisipliner bir yaklaşımla hareket etmiştir. Ortaya koyduğu çalışmalar incelendiğinde bu durum açıkça müşahede edilecektir.”

“Müslümanların daha iyi bir gelecek inşa etmelerinin ön şartı bilgiye sahip olmaktır”

Başkan Erbaş, Sezgin’in hayatı boyunca azimli, özgüven sahibi, çalışkan ve disiplinli olduğuna işaret ederek, Diyanet TV tarafından hazırlanan belgeselle, Sezgin’i bütün özellikleriyle yeni araştırmacılara örnek göstererek onun bıraktığı noktayı daha ileriye taşıyacak ilim insanlarına katkı sunmayı amaçladıklarını belirtti.

Bugün, oldukça zor dönemler yaşayan İslam dünyasının bilgiyi ihmal etmenin bedelini ödediği değerlendirmesinde bulunan Başkan Erbaş, “Müslümanların bugün, özellikle son iki asırdır yaşanan değişimler içinde bütün boyutlarıyla bilgi ve ilim dünyası ile kurdukları iletişim ve etkileşimin şekli, metodu ve niteliği hususunda kapsamlı bir muhasebe yapmaları önem arz etmektedir. Zira Müslümanların hem kendileri hem de bütün insanlık için daha iyi bir gelecek inşa etmelerinin ön şartı bilgiye sahip olmaktır” diye konuştu.

Başkan Erbaş, Sezgin’in tarihte insanlığa öncülük eden Müslümanların bilgiyle ilişkisini tasvir ederken; “Onlar bilgi susamışlığıyla doluydular” dediğini hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu bilgiye susamışlık olmadan maalesef ilim gelişmiyor. Bunun için büyük bir gayret ve özveri ile çalışmak her müminin Allah’a karşı kulluk görevi, daha iyi bir gelecek adına insanlık vazifesidir. Bu noktada gençliğimize ve neslimize medeniyetimizin büyük insanlarını hakkıyla tanıtmanın geçmişe, bugüne ve istikbale dair önemli bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Diyanet Televizyonumuz bu belgeselle, Fuat Sezgin hocamızın azmini, özgüvenini, çalışkanlığını ve disiplinini ilim yolunun yolcuları genç nesillere takdim edecektir. Yaptığımız bu çalışmanın da Fuat Sezgin hocamızı hakkıyla anlamaya ve yeni araştırmacılara azim ve heyecan katmaya vesile olmasını niyaz ediyor, kendisine Rabbimden rahmet diliyorum.”

Dini Yayınlar Genel Müdürü Kurt

Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Dr. Fatih Kurt ise, belgeselin yaklaşık 8 ay boyunca ciddi çalışmalar sonucunda hazırlandığını söyledi.

Belgeselin çekimlerinin, Fuat Sezgin’in hayatını geçirdiği Ankara, İstanbul ve Frankfurt’ta yapıldığını aktaran Kurt, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hocamızı bizzat tanıyan, onunla çalışma ayrıcalığı edinmiş ve fikir dünyasını yakinen tanıyan 12 isimle, eşi Ursula Sezgin Hanımefendi ile Frankfurt’ta bizzat evinde röportajlar gerçekleştirilmiştir. Belgeselimizde, Hocamızın başarılarının arkasındaki nedenler, fikri yapısı, çalışma azmi başta olmak üzere bütün hayatı boyunca bıkmadan, usanmadan yaptığı tüm çalışmalar, eserler, kurduğu enstitü ve müzeler hakkında pek çok detaya şahitlik edeceğiz.”

Konuşmaların ardından Prof. Dr. Fuat Sezgin Belgeseli’nin gösterimi yapıldı.

Gala programına, Başkanlığın üst düzey yöneticileri, akademisyenler ve çok sayıda davetli katıldı.

Bir Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.