Karadavi’den Sigara Fetvası: Haram Mı, Helal Mi?

Mısırlı Âlim Yusuf el Karadavi, son günlerde tartışma konusu olan sigaranın helalliği ve haramlığı konusunda “Çağdaş Meselelere Fetvalar” isimli kitabında detaylı bilgiler paylaştı.

Karadavi’den Sigara Fetvası: Haram Mı, Helal Mi?
Yayınlama: 25.02.2019
1.203
A+
A-

Soru: Kur’an, hadis ve şeri kaidelerin ışığında sigaranın hükmü nedir?

Cevap: Hamd Allaha, salât ve selam onun elçisine, ailesine ve ashabına ve onun metodunu takip eden herkese olsun. Şimdi adına sigara denilen bu tanınmış bitki, hicri onuncu asırda meydana çıkarılmış ve insanlar arasında kullanışı yayılmaya başlamıştır. Tabii bu durum ulemaya da hadise hakkında şer’an araştırma görevini yüklemiştir.

Hadisenin yeni olması, geçmiş fukahanın, müçtehidlerin veya mezhepte müçtehid vb. alimlerin konuyla ilgili hükümlerinin bulunmaması, sigara ile ilgili yeterli araştırmanın ve zararlarının ortaya net bir şekilde konulamamış olması konuyla ilgili ilmi etüdlerin de ortaya konamaması, sigarının hükmühakkında ihtilaf edilmesine sebep olmuştu.

Kimisi haramdır demiş, kimisi mekruh olduğuna fetva vermiş, kimisi mubah olduğunu savunmuş, kimisi tam bir hüküm belirtmeden açıklamaya gitmiş, kimisi de hiçbir şey söylememiş, susmayı tercih etmiştir.

Dört mezhebe mensub olan alimlerdende haram, mekruh ve mubah olduğunu söyleyenler vardır.

Bu nedenle yalnızca bir mezhebin görüşünü alarak; mubahtır, haramdır veya mekruhtur diyemeyiz. Konuyla ilgili görüşleri ve delileri görelim:

Haramdır diyenlerin delilleri:

Sigaraya haramdır diyenler, şer’i birçok dayanak göstermişlerdir. Biz bu ayrıntıları şöylece toplayabiliriz.

1- Sarhoş edicilik:

Fıkıhçılardan bazıları sigara için sarhoş edicidir, sarhoş edici olan her şey de dinimizce haramdır, o halde sigarada haramdır, demişlerdir. Tabi buradaki sarhoş edicilikten maksat, aklı tamamen içki gibi götürmek olmasa bile akılüzerinde etkili olmasıdır.

Bu fıkıhçılar bahsedilen sarhoşluğun ilk sigara içen kimsede çok açık belirdiğini de ileri sürüyorlar.

Bir kısmı da; “Biliyorsunuz duman içen herkes nasıl olursa olsun mutlaka sarhoş olur tabi buradaki sarhoşluktan maksat içen kişinin sigara olmadan canının rahat etmemesidir. Yoksa içki gibi bedensel bir sarhoşluk değildir” demişlerdir.

Hatta bazı fıkıhçılar buna binaen sigara içen şahsın imameti bile sahih değildir demişlerdir.

2- Gevşetmek ve hissizleştirmek:

Sigaranın haram olduğunu söyleyenler sigaranın sarhoş edici olduğu kabul edilmese bile; içeni gevşettiği (rahatlattığı), hissizleştirdiği zayıflattığı bir gerçektir, demişlerdir. Delil olarak da; Ahmed bin Hanbel ve Ebu Davud‘un, Ümmi Seleme (ra)’ten rivayet ettikleri, “Resulullah (sav)’ın her sarhoş edici ve gevşetici den nehyetmiştir” hadisini ileri sürerler.

Bu fıkıhçılar hadisteki “mufettir” kelimesinden maksat sigara içenlerin içerken gevşemeleridir ve bu hadis sigaranın haram oluşu hakkında sana yeterli delildir, demişlerdir.

3- Zarar:

Burada iki çeşit zarardan bahsedilmektedir:

a) Bedensel zarar: Sigara gücü düşürür, yüz rengini sarılaştırır, şiddetli öksürük getirir ki bu da verem hastalığına sebep olur. Fıkıh ulemasından bazılarının şu görüşlerini burada aktarmak meselenin ciddiyyetine verdikleri önemi ortaya koyacaktır: “Bir anda zarar verenle, zamanla zararlı olan arasında haram olmaları bakımından bir fark yoktur. Çünkü, hemencecik zararlı olması veya yavaş yavaş vermesi neticede aynıdır.Hatta ikincisinin tedavisi daha da zor olmaktadır.”

b) Mali zararı: Sigaraya verilen para, malı olur olmaz yere harcamaktan saçıp savurmaktan ibarettir. Yani ne vücuda, ne ruha ne de dünya ve ahirette hiç bir şeye faydası olmayan şeye para harcanıyor. Halbuki hem Resulullah (sav) bunu yasaklamış hem de konuyla ilgili olarak Allahu Teala şöyle buyuruyor:

Gereksiz yerde saçıp savurma! Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar şeytan ise rabbine karşı çok nankördür” 493.

Bir alim der ki, “Eğer bir şahıs sigarada hiç bir fayda yoktur dese şeran ona haram olması gerekir. Kullanma yönüyle değil malını gereksiz yerde harcama yönüyle haram olur. Çünkü malı denize atarak zayi etmekle, yakarak telef etmek, ya da bir başka şekilde heder etmek arasında hiç bir fark yoktur.”

Sigaranın haram oluşuna hüküm veren ve onu yasaklayan alimlerden bazıları şunlardır: Şeyhu’l İslam Ahmed es-Senhuri, Şeyhu’l Maliki İbrahim el-Likani, Mağrib alimlerinden Ebu’1-Gays el-Kaşşaş, Dımeşk alimlerinden Nemmeddin bin Bedreddin, Yemen alimlerinden İbrahim bin Cem’an ve öğrencsii Ebubekir bin el-Ehdel.

Ayrıca Haremeyn alimlerinden Muhakik Abdulmelik el-İsami ve öğrencisi Muhammed bin Allame ve Seyyid Ömer el-Basri, Türk illerinden şeyhu’l Azam Muhammed. Bütün bu alimler sigaranın haram olduğuna fetva vererek onun takdim edilmesini de yasaklamışlardır.

Tahrimen mekruhtur diyenlerin dayanağı

Sigaranın mekruh olduğunu söyleyenler aşağıdaki açıklamalara dayanmışlardır.

a) Sigaranın zararlı olduğu açıktır. Az içilse bile zamanla bu alışkanlık yaparak çoğalmaktadır.

b) Sigara malı eksiltir. İsraf, tebzir (saçıp savurma) ve malı ziyan etmek kadar değilse bile yine de para kaybıdır. Çünkü sigaraya harcanan para sahibine ve tüm insanlara faydası olan bir hayra yatırılabilirdi.

c) Koklayan herkesi rahatsız eden pis kokuya sahip olup, tüm insanların ortak oldukları havayı kirleterek onlara eziyet etmektedir. Halbuki dinimizde böyle olan herşey mekruhtur. Örneğin ağız kokusu yapan soğan, sarımsak, ve benzeri helal yiyeceklerde olduğu gibi.

d) Toplumda faziletli ve olgun insanlara göre şahsiyeti düşürücü kabul edilmesi.

e) Gerektiği gibi ibadet etmeye engel olması

f) Sigaraya alışan şahsın bulamaması halinde can sıkıntısına uğraması ve gün boyu onu düşünmesi.

g) Toplumda böyle şeyleri kullanmanın şahsiyete yakışmaması ve kullananların toplumdaki insanlardan sıkılarak kullanması. Hanefi mezhebine mensub Şeyh Ebu Sehl Muhammed İbnu’l Vaiz der ki, “Kafi deliller onun mekruh oluşunu, zanni deliller de haram oluşunu göstermektedir. Ama hala onun mekruh olmadığına direten varsa, olsa olsa hakka karşı çıkan inatçı ve kibirli insanlar olabilir. Çünkü dinen kötü koku veren her şey mekruhtur örneğin soğan gibi hal böyle iken bu pis dumanın mekruh olması daha akla uygundur.”

Mubah olduğunu savunanların dayanakları

Sigaranın mubah olduğunu savunanlar ise, her şeyde asıl olan mübahlıktır kuralını, delil gösteriyorlar. Haram olduğunu ileri sürenlerin delil gösterdikleri sarhoş edicilik ve uyuşturuculuk vasıfları hakkında ise: Böyle bir şeyin iddiası doğru değildir çünkü sarhoşluk demek; azaların hareket etmesine rağmen aklın gitmesi demektir. Uyuşturmak demek; azaların durmasıyla beraber aklında gitmesi demektir ki, sigara içen kimse için bu iki hal de sözkonusu değildir. Evet sigaraya alışmamış ilk içen kimse için bir anormallik olsa da bu onun haram oluşunu gerektirmez diyorlar.

Onun israf olduğunu savunanlara da israfın sigaraya mahsus olmadığını söylüyorlar. Bu görüş Allame Şeyh Abdulgani en-Nablusi’nin görüşüdür.

Hanbeli fıkhına ait “gayetulmuntfeha” adlı eseri şerh eden (açıklayan) Şeyh Mustafa es-Suyuti er-Ruhbani der ki:

Dinin temel ve ayrıntılarına muttali olan her araştırmacı alim, nefsani havasına kapılmadan, sigaranın yaygın olduğu bir zamandan sonra insanlar onu tanıdıktan ve onlara zarar verdiğini ve sarhoş edici olduğunu ileri süren ve onun haram olduğunu iddia edenlerin delillerinin batıl yersiz olduğu da ortaya çıktıktan sonra, onun haram olup olmadığmdan sorulduğunda sadece onun mubah olduğunu söyleyebilir. Çünkü hakkında haram olduğuna dair ayet ve hadis bulunmayan şeylerde asıl olan onların haram olduğuna dair delil sabit oluncaya kadar mubah ve helal olmalarıdır. İslam hukukçuları şer’i bir dayanak olmadan akılla varılan hükümlerin batıl oldukları konusunda görüş birliğine varmışlardır.

Tabi bu görüş onun devrindeki şartların ortaya koyduğu durumdan kaynaklanmıştır. Biz biliyoruz ki günümüzde olduğu gibi sigaranın zararları açık ve net olarak ortaya konsaydı o mutlaka görüşünü değiştirirdi.

Sigara hakkında açıklama ihtiyacı duyanların görüşleri

Sigaranın haram olabilmesi için açıklama gerektiğini söyleyen alimler ise şöyle demişlerdir:
Bu bitki haddi zatında temizdir sarhoş edici ve pislik üreten bir şey değildir, o halde aslına baktığımızda onun mubah olduğunu görürüz. Buna göre şer’i hükümler şu şekilde ortaya çıkıyor:

Eğer içen şahısların ne aklında ne de vücudunda bir zarar olmuyorsa o şahsın sigara içmesi caizdir.

Ama sigara kullanmaktan zarar gören kimse, sigara yerine bal da olsa zarar veriyorsa o bile haram olacak idiyse, aynı şekilde sigara kullanması da haramdır.

Tam tersine eğer sigara bir hastalığın yok olmasına sebepse onu kullanmak vacib olur. Tabi bu hükümler sonradan meydana gelecek şeylerdir, yoksa haddi zatında onun mubah olduğu açıktır.

Asrımızda yaşayan alimlerimizin görüşleri

Geçmiş alimlerimizin konuyla ilgili görüşlerine gözlerimizi kapatıp asrımızda yaşayan alimlerimizin görüşlerine baktığımız zaman sigara için konulacak hükümde alimlerimizinde görüş farklılıkları içerisinde olduklarını görüyoruz. Onların bir kısmının görüşü, örneğin Mısır’ın eski müftüsü Şeyh Mahluf Haseneyn bunlardandır.

Geçmiş alimlerimizin görüşünü yansıtarak asıl olan mubah olmasıdır.Onun haram ve mekruh olması daha sonraki eteklerden kaynaklanır mesela gerek malda gerek canda veya her ikisinde az veya çok zarar meydana gelmesi ya da başkasının hakkının zayi olması, örneğin sigaraya para harcıyarak çoluk çocuğunun ailesinin veya geçindirmekle yükümlü olduğu herkesin hakkının zayi olması gibi sonradan meydana gelecek etkenler sebebiyle duruma göre haram ya da mekruh olduğuna hüküm verilebilir. Ama bu saydığımız etkenler ve bu etkenlerin şüpheleri söz konusu olmadığı zaman sigara içmek helal olur, demiştir.

Diğer bir kısım ulemamız da sigaranın kesinlikle haram olduğuna hükmetmiş ve bu konuda çeşitli kitapçıklar yazmışlardır. Necd ulemasının çoğu sigara için haramdır demişlerdir. Bilhassa din aliminin meslekdaşından sigara alıp içmesi olayına çok kızmışlardır. Nitekim zamanında Mearifi Suudiyye’nin Müdürü Katar ulemasının büyüğü, Allame Şeyh Muhammed İbni Mani Gayetulmuntehi adlı kitaba yazdığı haşiyesinin 2. cildi, 332. sahifesinde şöyle der: “Sigaranın mubah olduğuna hüküm vermek saçmalamaktır. Bir defa görülen zararı, hissedilen tehlikesi, çirkin kokusu sebebiyle ve olmadık yere harcanılacak paraya acınarak ondan kaçmak lazımdır. Sakın ha ona mubahtır diyenlerin sözlerine aldırma, çünkü Resulullah hariç herkesin sözüyle amel edilebilir de edilmeyebilir de.”

Sigara hakkında belirtilen görüşlerin en dengelisi, getirilen delillerin en doğrusu her halde Mısır’ın eski şeyhi büyük alim Mahmut Şaltut’un fetvaları arasında zikrettiği şu cümlelerin içerisinde olacak:

Sigaranın tütünü sarhoşluk getirmese bile, aklı bozmasa bile onun zarar veren eserlerini içerde içmeyende hasta değilken bile hissetmektedir hem doktorlar onun maddesini tahlil etmiş geçte olsa onda insan sağlığını tehdit eden ölüm mikrobunu bulmuşlardır. O halde artık onun eziyet ve zarar aracı olduğuna şüphe etmemek gerekir. Bir başkasına eziyet ya da zarar vermek ise İslam düşüncesinde içinde bulunduğu şeyin mahsudu ve pis olmasını gerektirir.

Ya bununla birlikte bir de paraya muhtaçken ya da daha önemli yerlerde harcaması gerekirken insanın sigaraya harcadığı paraları düşündüğümüz zaman? İşte bu yönüne baktığımız zaman onun mahsurlu olduğunu ve mubah olmadığını gösteren bir de mali yönü bulunduğunu göreceğiz.

İşte bütün bunlardan ve tütünün kötü eserlerinin varlığı konusunda edindiğimiz güvenilir bilgilerden hareketle şeriatın sigaraya ne kadar kötü baktığı ve onu istemediği kanaatına varıyoruz.

İslam’ın bir şeyin haram ya da mekruh olduğuna hükmetmesi illa ki o şey hakkında özel bir nassın bulunmasını gerektirmez. Çünkü şeriatın umumi prensiplerinin bilinmesi sigaranın hükmünün verilmesine yeter. İşte bu illet ve prensipler sayesinde islam insanların yeni icad ettikleri meselelerin haram ya da helal olduklarını rahatlıkla ortaya koyar.

Tabi bu hükme varabilmek için bir şeyin en çok özellik ve bırakacağı eserleri bilmek gerekiyor, eğer bu eser ve özelliklerde zarar hakim ise o şey mahsurlu olur ama yok eğer sırf fayda ya da çoğunluğu fayda olursa o şeyi yapmak mubah olur. Fayda ile zarar tarafları eşitse onu tehlikeli görüp kaçınmak daha iyidir.

İhtilaflar arasında en iyi görüşün seçim ve tercihi

Bana öyle geliyor ki; sigaranın ortaya çıkması ve yaygınlaşması ile beliren hükmü ihtilaf daha çok sigarayı kullananların farklı durumlarından kaynaklanmaktadır. Yoksa alimlerin meseleye bakışları paralellik arzediyor. Yani demek istiyorum ki; akla yahut vücuda zararlı olan her şeyin alınmasının haram olması konusunda alimler aynı görüştedirler ama aynı hükmün sigara konusunda tatbik edilmesi konusunda ise ihtilafa düşmüşlerdir.

Örneğin kimi, sigara için kendine göre bir sürü fayda sayıyor, kimi faydaları kadar aynı zamanda zararda sayıyor bir başkasıda hiç bir faydası yoktur derken zararlı olduğunu da kabul etmiyor, işte bu şekilde çoğaltılabilir.

Buradan şunu anlıyoruz ki; şayet ulema bu maddede zarar olduğu konusunda kesin bir karara varsaydı hiç çekinmeden onu haram kılarlardı.

Yalnız burada şunu belirtmek isteriz: Sigara ve benzeri içilen maddelerdezararın olup olmamasını isbat etmek fıkıh ulemasının işi değil, aksine tıp ve laboratuarcıların işidir. Bu maddede zarar var mı, yok mu onlar mesuldür. Çünkü bu konuda alim ve bilirkişi onlardır.

Allahu Teala şöyle buyuruyor:

“Onu bilir kişiye sor”

Tıp bilginleri ise bu konuda üzerlerine düşeni yaparak onun zararlarını, ciğer ve solunum başta olmak üzere genel olarak belirtmek suretiyle yerine getirmişlerdir. Son zamanlarda sigaranın sebep olduğu akciğer kanseri de onun haram olduğunu haykırmaktadır.

Hem artık bugün sigaranın zararlarını bilmiyen kimse yok gibi. Kültürlü, kültürsüz herkes onun zararlı olduğunu bilmektedir, bunun için uzman doktorun ya da kimyevi tahlilcinin (laborant) isbatına neredeyse gerek yoktur.

Yukarıda ulemadan naklettiğimiz bir kuralı burada da zikretmek yerinde olacaktır. Hemen olan bir zararla, zamanla olan zarar arasında bir fark yoktur, her ikisi de haramı gerektirir. Bu yüzden kalbe hemen tesir edecek olan zehirle geç tesir edecek olan zehirin eşit seviyede haram oldukları şüphesizdir.

Buna göre sigaranın haram ya da mubah olduğu konularında alimlerarasındaki ihtilafın kaynağı onun zararlı olup olmadığının bilinmemesidir.

Bazılarının çıkıp, efendim ayet hadis olmadan kafanıza göre bu gibi bitkileri nasıl haram kılarsınız? sorusuna ise şöyle cevap veririz: Şari’i şöyle demiştir: “Allah (cc)’in, her haram için ayrı ayrı hüküm belirtmesi gerekmez, gerekli olan bir çok ferdi meseleyi ve cüzi hükümleri içerisine alacak şekilde genel kurallar belirtmesidir.”

Kuralları saymak mümkündür ama bu kurallar için her cüzi meseleyi belirtmek mümkün değildir.

Şari’in, zarar veren ve pis olan her şey haramdır demesi, pis ve zararlı olan yiyecek ve içeceklerin her çeşidinin haram mefhumu altına girmesi için yeterli bir kuraldır. İşte bu kurala dayanarak haşhaş ve benzeri uyuşturucu maddelerinin haram olduğuna, ayet ve hadis bulunmamasına rağmen, alimler icma etmişlerdir.

Bakın, Zahiri mezhebine mensub İmam Ebu Muhammed İbn Hazm’ın, ayet ve hadislerin zahirleriyle delil getirdiğini görüyoruz, ama buna rağmen ayet ve hadislerin geneline bakarak, yenildiği taktirde zarar getirecek olan yiyeceklerin haram olduğunu kabul etmektedir nitekim o, şöyle der: “Zararlı yiyecekleri yemek haramdır. Çünkü bu konuda Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah her şeye iyilik, yapmayı farz kılmıştır.” O halde kim kendine ya da başkasına zarar verirse iyilik yapmamış olur. Dolayısıyla Allah’ın herkesi farz kıldığı iyiliğe muhalefet etmiş olur ki bu da haramdır” 501.

Bu hükme varmak için Peygamber (sav)’in şu hadisiyle de delil getirilebilir: “Ne kendine ne de başkasına zarar vermek yoktur” aynı şekilde Allahu Teala’nın şu sözüyle de delil getirilebilir:

Kendi kendinizi öldürmeyiniz şüphesiz ki Allah size çok acıyandır” 502

İmam Nevevi’nin zararı olan yiyeceklerin haram olması konusunda Ravzası’nda sunduğu şu cümleler bu konudaki ibarelerin en iyilerindendir: “Cam taş ve zehir gibi, yendiği takdirde zarar verecek olan herşeyin yenmesi, haramdır. Aynı şekilde yendiği takdirde zarar vermiyen ve temiz olan her şeyin yenmeside helaldir, ancak insanların pis kabul ettikleri şeylerin yenmeleri sahih olan görüşe göre haramdır.”

İmam Nevevi şöyle bitirdi: “İçinde az zehir olan ancak çoğu sağlıklı olan ilacın içilmesi ihtiyaç olması şartıyla caizdir.”

Bazı kimseler Şari’in haram olduğunu belirttiği şeyler hariç “Eşyada asıl olan ibahedir” kuralıyla sigaranın helal olduğunu savunuyorlar. Bunların görüşü şöylece reddedilebilir: Usulcülerden bu kuralın tam tersini söyleyenler de var. Şöyle ki; şeriatın mubah kıldığı şeyler hariç eşyada asıl olan yasak olmasıdır.

Bence en doğru olan ne onların ne de bunların sözüdür. Gerçekte bir açıklamaya ihtiyaç vardır, Yani; faydalı şeylerde asıl olan mubah olmasıdır, çünkü Allahu Teala kullarına takdir ettiği nimetleri arz ederken buyuruyor ki:

O yer yüzünde ne varsa top yekûn sizin için yaratandır” 503 Malumdur ki, Allah Teala haram kıldığı şeyleri O nimetlerin arasında saymaz. Zarar veren şeyler ise, vücuda, cana, yahut her ikisine birden eziyet eden şeylerdirki, bunlarda asıl olan haram olmalarıdır. Sonra sigarada bilinmesi gereken başka bir zarar daha vardır ki bu, yakıni bir zarardır. Şüpheye dahi mahal yoktur. Bu zarar da, ekonomik zarardır. Yani demek istiyorum ki, ne dünyada ne de ahirette faydası olmayan bir şeye parasını harcamaktır. Sigaralarınfiyatları da yüksektir. İçilirken bir kısmı atılarak yapılan israfı da göz önünde bulundurursan, hatta bazılarının tam bir aile masrafına yetecek kadar para harcamalarını da hesaba katacak olursan o zaman başka bir şey araştırmaya gerek yoktur.

Bazı kimselerin sigara içtikleri zaman canlarının rahat etmesine gelince, bu onun içinde vücuda yarayan bir menfaat bulunması manasına gelmez. Bu olsa olsa içenlerin onu adet haline getirdiklerinin, vücutlarını ona alıştırdıklarının belirtisi olabilir. Sonra bu sadece sigaraya mahsus değil ki. Zarar ve eziyeti ne kadar büyük ve nasıl olursa olsun kişinin alışkanlık haline getirdiği herşeyde aynı durum sözkonusudur.

İbn Hazm Muhalası’nda der ki: “İsraf haramdır”, şöyle ki:

1- Az olsun çok olsun hatta velevki sivri sineğin kanadı kadar olsun Allah (cc)’ın haram kıldığı şeylere para harcamak.

2- Var olan parasını harcayacak şekilde zaruri ihtiyacı olmadan parasını saçıp savurmak.

3- Az da olsa önemsemiyerek malı zayi etmek.

Allahu Teala buyuruyor ki: “İsraf etmeyin, çünkü Allah israf edenleri sevmez” 504. Sigaraya harcanan paranın onu zayi etmek manasına geldiği de açıktır.

Yukarıda naklettiğim alimlerden birinin sözü gerçekten çok güzel. Bir şahıs sigaradan hiç bir şekilde fayda görmediğini itiraf ederse sigaranın ona haram olması gerekir. Çünkü bu taktirde onu içmek, malı zayi etmektir. O takdirde malı denize atarak zayi etmekle, onu yakarak zayi etmek arasında veya nasıl olursa olsun onu telef etmek arasında hiçbir fark yoktur.

Peki ya bu mali zarar yanında bir de bedensel, kesin, yahut zanni bir zararın varlığını da düşünürsek o zaman mesele nasıl olur? Yani bir kimsenin hem malı, hem de vücudu aynı anda zarara uğrasa durum nice olur?

Gerçekten bile bile hem de kendi isteğiyle hem malını hem de vücudunu zarara uğratan bir şeyi satın alana ben şaşıyorum.

Bu konuda yazı yazanların gafil kaldıkları başka bir zarar daha var. O da psikolojik zarar. Yani demek istiyorumki, günün birinde nasıl olmuşsa kendini sigaraya kaptırmış olan insan adeta onun kölesi olmuş ve ona esir olmuş durumda. Elinde hürriyeti kalmamış kolay kolay kurtulamıyor, hem zararı kendinden başka, çocuklarını dahi etkiliyor. Bu yüzden onları örnek bir terbiye ile yetiştiremiyor. Aynı şekilde belki mâli olarak başka türlü ne sıkıntıları ya da ne kadar daha önemli ve faydalı vereceği yerler vardır ama mecburen sigarasına para ayırmak zorunda.

Psikolojik olarak, sigaranın kölesiolmuş insanların çoğunu bu yüzden çocuklarının azıklarına zulmederken ailesinin zaruri ihtiyaçlarını da kısarken görüyoruz. Halbuki ailesinin nafakasını temin etmek zorunda ama ne yapsın kendini bir defa kaptırmış kurtulmak istiyor ama kendini bu konuda güçlü görmüyor çünkü artık gücü kalmamış kendi elinden çıkmış.

Ailevi ya da bir başka sebepten sigaradan kendini alıkoyamayan bu tür insanların hayatı gerçekten mutsuz, hayat terazisi bîr türlü dengesini toparlayamaz bir halde. Durumu çok kötü kafası karışık, sebepli sebepsiz daima sinirli ve kızgın bir hayat sergilemekte.

Şüphesiz sigara hakkında bir hükme varmak istiyorsak bu psikolojik durumu da göz önünde bulundurmak mecburiyetindeyiz. Yukarıdan beri zikrettiğimiz bu araştırmadan şu çıkıyor: Sigara kullanmanın mubah olduğunu rahatlıkla söylemek mümkün değildir. Bu olsa olsa açık bir yanılgı ve meselenin detayından gaflettir. Sigaranın haram olması için, faydasız yere parayı zayi etmek, bulunduğu yerdeki insanlara o pis kokuyla eziyet etmek, kesin yahut büyük bir ihtimalle vücuduna zarar vermek yeterli sebeblerdir.

Evet tarihte Hicret’in bininci yıllarında bu bitki ilk yayılmaya başladığında alimler arasında onun zararı daha kesinlik kazanmamışken belki bir derece yolu vardı, ama ilmi, ve tıbbi olarak herkesin sigaranın zararlarını haykırdığı, kültürlü kültürsüz her kesin bu zararları bildiği, istatistik rakamlarında bu realiyeti teyid ettiği günümüzde onun helal olabilmesi için hiç bir yön kalmamıştır.

Soruda belirtilen dünyaca saygın bir tıp heyetinin bu konuda sıraladığı ve kabul ettiği kesin zararların varlığı davamızı isbatta yeterli bir delildir.
Sigaranın mubah olduğu iddiası böylece çürüdükten sonra geride sadece haram ve mekruh olma ihtimalleri kalmıştır.

Yukarıdaki açıklamalardan anlıyoruz ki onun haram olmasımekruh olmasından daha kuvvetli ve daha uygundur. Bizim görüşümüz de budur. Çünkü sigarayı kullanmak alışkanlık haline geldiği zaman, biyolojik ve ekonomik zararın olacağı kaçınılmazdır.

Peki haram değil de mekruh olduğu söylense akla tenzihen mekruh mu gelir, tahrimen mekruh mu? diye sorulduğunda, akla en yatın ikincisidir. Çünkü durum ve delilleri incelediğimizde onun haram olması gerektiğini görüyoruz. Yani adam haram demiyor, tahrimen mekruhta mı demesin.

Ne olursa olsun küçük günahlarbüyük günahlarıoluşturur. Bu yüzden ben mekruhta ısrar etmenin harama yakınlaştıracağından korkarım.

Bu konuda insanların bazılarını ilgilendiren bir nokta var. Meseleye değişik yönlerden baktığımız zaman bazıları hakkında haramlık derecesinin daha da yüksek olduğunu görüyoruz. Tabiiki mekruh olduğunu düşünenler içinde kerahat derecesi yükselir. Hatta haramlık derecesine yükselir.

Bu yönler, örneğin sigaranın belli bir şahsa kendi tecrübesi ile yahut başkalarının kendisinde gördükleri olumsuz gelişmeler veya güvenilir bir doktorun ifadesi ile zarar verdiğinin sabit olması durumunda, aynı şekilde sigaraya vereceği paraya çoluk çocuğunun ailesinin velhasıl geçindirmekle yükümlü olduğu şahısların muhtaç olmaları durumunda.

Aynı şekilde, tüketilen sigaraların başka ülkelerden ithal edilmiş olması ve bu paraların Müslümanlara tecavüz ve işkence eden ülkelere güç takviyesi olarak gitmesi durumunda. Gene şer’i ululemrin sigara içilmesini yasak etmesihalinde. Çünkü Allah’a isyan olmadığı yerde Ululemre (İslami devlet idarecileri) itaat etmek vaciptir.

Bir de sigara içen şahsın din ve ilimde insanlara örnek ve imam olan kimselerden olması durumunda ki, doktorların durumu da hemen hemen aynıdır. Şimdi biz burada sigara hakkında bir hükmü belirtirken meseleye değişik bir kaç maddeyi de eklememiz gerekiyor ki, bakışımız adil ve herkesin haline şamil olsun.

Birincisi: içipte ondan en kısa zamanda kurtulmak isteyen ancak melun maddeyi bıraktığında eziyetle karşı karşıya da kalacak şekilde insanların damarlarına kadar girip yerleşmesi neticesinde onlara hürriyet bırakmamış olması nedeniyle bırakamayan nice sigara içenler vardır. İşte bu tür insanlar uğraşıları ve neticede aciz kalmaları miktarınca özürlü kabul edilmişlerdir. Herkese niyet ettiği şey vardır.

İkincisi: Bizim şer’i yön ve durumları araştırmamız neticesinde sigara kullanmanın haram olduğu görüşüne meyletmemiz onun mesela içki kumar ve zina gibi olduğu anlamında değildir. Çünkü İslam’da haramın dereceleri vardır, bazıları küçük, bazıları da büyüktür. Her haramınkarşısında kendi hükmü ve derecesine göre günah vardır.

Kebair haramları sadece nasuh üzere tövbe yok eder ama küçük olan haramların keffareti için beş vakit namazın hakkıyla eda edilmesi aynı şekilde cuma namazı, ramazan orucunu tutmak ve geceleri ibadet etmek ve benzeri ibadetleri yerine getirmek hatta kebair günahlardan kaçınmak faydalı olur.

İbn Abbas ve selefi sahilinden bazı kişilerin küçük günahlara devam etmenin büyük günahları oluşturacağına dair bir rivayet gelmiştir ancak bu hadis konusunda hadisçiler arasında görüş birliği yoktur.

Üçüncüsü: Muhtelefun fiih olan (ihtilaflı olan) haram muttefekun fih (üzerine görüş birliği olan) olan haram derecesinde değildir. Bunun içindir ki bu tür haramları işleyen insanlara fasık demek şahitliğinin geçersiz olacağını ve benzeri seri hükümlerde söz sahibi olmadığını bilhassa belanın yaygın olduğu bir dönemde ileri sürmek çok zordur.

Bunlar böylece bilinmesi lazımdır bir de, bu dersimizden de anlaşıldığı gibi soru sahibinin bazı alimlerden naklettiği, sigara hakkında verilmiş hükümlerin bir çoğu sadece ekonomik gücün olup olmaması etrafında dolaşmaktadır. Sigara kullanan şahsın sigara masraflarını karşılayamaması durumunda haram karşılayabilmesi durumunda ise mekruhtur görüşü, doğru ve kapsamlı bir görüş değildir, çünkü biyolojik ve psikolojik zararı da ekonomik zararın yanı sıra düşünmek gerekir.

Ayrıca zengin, malını istediği gibi istediği yerde zayi etme hakkına sahip değildir. Çünkü evvela mal Allah’ın, sonra da toplumun malıdır.

Soruda belirtilen “Din âlimlerinden birçoğu sigara kullanmaktadırlar” sözü de delil olamaz. Çünkü onlar, kendilerinin masum olduklarını iddia etmedikleri gibi aynı zamanda da bu hastalığı gençlik ve delikanlılık yıllarında mubtela olmuşlardır. Daha sonra da iradeleri o kadar zayıfladı ki bu zıkkımdan bir türlü kurtulamadılar. Bu âlimler arasında kendisi kullanmasına rağmen sigaranın haram olduğuna fetva verenler de vardır. Doktorlararasında da sigaranın zararlı olduğuna inanan, bu konuda konferans veren makale yazan ancak kendisini kullanmaktan bir türlü koparamayan insanlar vardır.

Sigara kullanmak erkekler hakkında bu kadar kötü olunca haliyle kadınlar hakkında daha da kötüdür. Çünkü sigara kadının güzelliğini karıştırmakta, dişlerinin rengini değiştirmekte ağzının kokusunu çirkinleştirmektedir. Halbuki kadının kendisini güzelleştirmesi vaciptir.

Sigara içen herkese benim nasihatim şudur: Bu belayı kuvvetli bir kararla samimi bir istekle söküp atsınlar çünkü böyle şeylerde yavaş yavaş hareket etmek yeterli olmuyor.

İradesine sahip çıkamayan insanlarda gücü yettiği kadar onun şerrini azaltmaya baksın onu kimseye güzel göstermesin başkalarına takdim ederek yahut misafirlerine uzatarak onları bunu içmeye teşvik etmesin. Aksine sigaranın ekonomik, biyolojik ve psikolojik zararlarını anlatmalı, bu zararların en yakınında kendisinin sigaranın kölesi haline geldiğini bir türlü kurtulamadığını, Allah’tan bu beladan kurtulmak için devamlı yardım istediğini anlatmalıdır.

Bilhassa gençlere şunu tavsiye ederim: Sıhhatlerini bozacak olan kuvvet ve dinçliklerini zayıflatacak olan bu belaya düşmekten kendilerini uzak tutsunlar. Sigaranın erkeklik ve delikanlılık alameti olduğu zannına kesinlikle kapılmasınlar çünkü o tuzağa düşenler bir an önce ondan kurtulmak istiyorlar. Ondan kurtulmanın yolu ve ilk adımı da o sana galip gelmeden ve kökleşmeden senin ona galip gelmendir. Yoksa kendini onun pençelerine kaptırdın mı Rabbin merhamet edip kurtarırsa kurtarır, yoksa biraz zor.

İletişim araçlarının da onu kötüleyici programlara muntazaman ağırlık vermesi lazım. Film, roman ve reklamcılarında her yerde münasebetti ya da münasebetsiz sigarayı çıkartarak ona teşvik edici hal ve hareketlerden sakınmaları lazım.

Devletin de vatandaşını bu beladan kurtarmak için onunla var gücüyle mücadele etmesi lazım. Evet belki depoladığı sigaralardan milyonlarca zarar edecek ama, psikolojik ve fiziksel olarak toplumu koruma altına almak milyonları kaybetme korkusundan daha değerlidir.

Bir anda zarar verenle, zamanla zararlı olan arasında haram olmaları bakımından bir fark yoktur. Mali zararı da vardır. “Gereksiz yere saçıp savurma! Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.”Sigaranın haram olduğuna fetva veren alimler şunlardır: Şeyhül İslam Ahmed Senhuri, İbrahim el-Likani, Ebu Gays el-Kaşşaş, Dımeşk alimlerinden Necmeddin b. Bedreddin, Yemen alimlerinden İbrahim b. Ceman ve öğrencisi Ebu Bekir b. El-Ehdel. Hanefi olan Şeyh Ebu Sehl Muhammed İbnul Vaiz der ki: “Kati deliller onun mekruh oluşunu, zanni deliller de haram oluşunu göstermektedir. Bu nedenle (tahrimen) mekruh olduğunu savunuyor. Doktorlar geç de olsa sigarada ölüm mikrobu bulmuşlardır. Şayet ulema bu maddede zarar olduğu konusunda kesin bir karara varsaydı hiç çekinmeden onu haram kılarlardı. Bizim kanaatimiz haram olması mekruh olmasından daha kuvvetlidir. Alışkanlık haline geldiğinde biyolojik ve ekonomik zararın olacağı kaçınılmazdır.”

 

KAYNAK: https://www.diyanethaber.com.tr/

Bir Yorum Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.